DİĞER
“Ataç’ın 'edebiyat teorisi'yle sistemli bir ilişkisi yoktur. Belirli bir edebiyat ekolüne bağlı kalmak yerine çoğunlukla sezgilerine, öznel yargılarına, zevklerine; okuduğu kitaplardan, dinlediği müziklerden oluşturduğu sanat 'telakki'sine güvenir. Kendi döneminin modalarına, sanat alanındaki egemen yargılara cesurca karşı çıkıp Divan Edebiyatı’nı, alaturka musikiyi Türk kültür hayatından aforoz edildikleri 1930’lu yıllarda sahiplenmiştir.”
K24'te Eylül ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
“Biz yetişkinler çocuklara iyi bir dünya, iyi bir gelecek bırakmadığımızı söyleyip duruyoruz. Peki, bunun nedenleriyle ne kadar hesaplaşıyoruz?”
"Luiselli, kendi hikâyelerini anlatma imkânından yoksun göçmen çocukların hikâyelerini, bu kez kendi hikâyesinin de içinden geçirerek bize tercüme ediyor. Onlar ülkelerinden kaçarak hikâyelerini anlatıyorlar zaten, bu yaptıklarının tercümesinin 'ölümden kaçıp hayatı kovalamak' anlamına geldiğini idrak edebilmemiz için Luiselli gibi tercümanlara ihtiyacımız var."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Yaz tatiline giren çocuklara müjde: Bu kitapları okumak zorunda değilsiniz. Bir ödev değil bu. Ayrıca listedeki kitapların hiçbiri size doğrudan bir şey öğretmeye kalkışmıyor! Onlardan yaşınıza uygun olanlarına şöyle bir göz attığınızda siz de göreceksiniz, elinizden bırakmak çok kolay olmayacak. Daha eğlenceli bir yaz tatili için…
Valeria Luiselli'nin ABD'deki göçmen Meksikalı çocukların hikâyesini anlattığı Bana Sonunu Söyle, Siren Yayınları tarafından Türkçeye kazandırıldı. Bu hafta basılacak olan kitaptan kısa bir tadımlık sunuyoruz.
"İnsanın kendine yalan söylemesinde, kendini ötekileştirmesine, düşünceyi oluşturan sessiz diyaloğun hakikatle yüzleştirici işlevinden kaçıp megafonla ötekinin (kendi benliğinin) kulağı dibinde bağıran bir cazgıra dönüşmesine şahit oluruz."
Billy Wilder sinemasının kıyıda köşede kalmış cevherlerinden Ace in the Hole, Gezici Festival kapsamında izleyiciyle buluşacak. Wilder, filmde bir gazeteci kahramanı merkeze alarak toplumun yozluğunu anlatıyor
Yarı-kurgusal bir belgesel denemesi olan Dokunma Bana'da, yönetmen kameranın bazen önünde bazense arkasında. Derdi mi ne? Aşmaya çalıştığı şey her ne ise, bu yolculuğa tek başına çıkmamak tek derdi...
Yalnızca dilimize, edebiyatımıza değil, insanlığa, dünyaya da büyük bir armağan olan, hepimize eşsiz güzellikte ve çağlar boyu yaşayacak destansı yapıtlar, romanlar sunan, armağan eden Yaşar Kemal'e bilmeden bir cümle armağan etmiştim...
Çok değil, bundan 10-15 yıl önce kapitalizm öyle bir araç/medya geliştirecek ki, insanlar en kişisel bilgilerini, en mahrem yanlarını, en özel anlarını ortalık yerde seve seve paylaşacak denseydi, herhalde bu kuruntuya öncelikle istihbarat şefleri gülerdi
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.